Müslüman, Allah Teâlâ’nın ahlâkıyla ahlaklanan kimse olduğundan onun rahmeti gazabına gâliptir. İslâm dini zaten rahmet dinidir.
Müslüman, Allah Teâlâ’nın ahlâkıyla ahlaklanan kimse olduğundan onun rahmeti gazabına gâliptir. İslâm dini zaten rahmet dinidir. Müslüman da rahmet adamıdır.
İslâm âlimleri İslâm’ı iki maddede özetlemişler:
1) Allah’a tazim ve itaat,
2) Halka (tüm yaratılmışlara) hizmet ve merhamet.
Allah’a tazim, imanı ifade eder; itaat ise imana uygun ameli ifade eder.
Halka hizmet, yeryüzünü imar etmek ve yeryüzüne adâleti hâkim kılmaktır.
Merhamet, kendisine yapılmasını istediğini başkalarına da yapmak, kendisine yapılmamasını istediğini başkalarına da yapmamaktır.
Merhamet, insanlığın hidayetine vesile olmaya çalışmak, müslümanların da hidayette devam ve kemâline vesile olmaktır.
Merhamet edene Allah da merhamet eder. Bu konuda Rasûlullah Efendimiz şu iki hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: " لَايَرْحَمُ اللهُ مَنْ لَايَرْحَمُ النَّاسَ."
“İnsanlara merhamet etmeyen kimseye Allah merhamet etmez.”
(Buhârî, Tevhîd, 2; Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16, Zühd, 48; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 40, IV, 358, 360-361, 365-366.)
" اَلرَّاحِمُونَ يَرْحَمُهُمُ الرَّحْمَنُ تَبَارَكَ وَتَعَالَى، إِرْحَمُوا مَنْ فِي الْأَرْضِ يَرْحَمْكُمْ مَنْ فِي السَّمَاءِ."
“Merhamet edenlere Rahman olan Allah merhamet eder. Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki gökteki (melek)ler de size merhamet etsin (ler de affınız için Allah’a yalvarsınlar).”
(Tirmizî, Birr, 16; Ebû Dâvûd, Edeb, 66.)
İnsana ve hayvana şefkat, merhamet ve iyilik etmek sûretiyle acıyanlara Allah acır, yani onlardan razı olur.
Merhametli olan kimsede aranan şart, Kitab’a ve Sünnet’e uymaktır. Zira hadleri uygulamak, Allah’ın hürmeti çiğnendiğinde intikam almak, acımaya ters değildir.
(Mübârekfûrî, Tuhfetü’l-Ahvezî bi Şerhi Câmiı’t-Tirmizî, VI, 51.)
İslâm Hukukuna göre hadleri uygulamak, Allah’ın kanunlarını çiğneyenden intikam almak, insanlara en büyük merhamettir. Çünkü hırsızın elini kesmek hırsızlığı kesmektir ki neticede mal sahiplerinin hepsine acınmış olur. Öldüren öldürülecek olursa, kimse kimseyi öldürmez. Böylece her iki taraf da hayatta kalmış olur. “Kısasta sizin için hayat vardır.” (Bakara sûresi (2), 179.) âyetinin manası işte budur.
İnsanlara merhametin en başta geleni, insanları İslâm’a davet etmektir. Davette özellikle müellefe-i kulûb olanlara daha çok dikkat edilmelidir.
Müslümanlara merhamet etmek de onları istikamette tutmak, onlara iyilikte bulunmak, yardım etmek, nasihatte bulunmak, açlarını doyurmak ve çıplaklarını giydirmekle olur.
Kim kendisine ilahî rahmeti ve mağfireti istiyor ise yaratılmışların tümüne özellikle de müslümanlara merhamet etmelidir.