Söz, insanın aynasıdır derler. Bazen kelimeler bir hakikati ortaya çıkarır, bazen ise hakikatin üzerini örter. Oysa sessizlik, yerinde kullanıldığında en gür seslerden daha tesirlidir.

Söz, insanın aynasıdır derler. Bazen kelimeler bir hakikati ortaya çıkarır, bazen ise hakikatin üzerini örter. Oysa sessizlik, yerinde kullanıldığında en gür seslerden daha tesirlidir. Nice hikmet ehli, sözün değerini sessizlikle ölçmüştür. Çünkü her söz, yerinde söylenmezse hakikat yerine bir perde olabilir.

Arifler der ki: "Kalbinizle konuşun, eğer o konuştuğunuza mutmain olursa, dilinize izin verin." İşte bu yüzden bazen en derin meseleler, sessizlik içinde saklıdır. Anlatmak istediğimiz her şeyi kelimelere yüklemek, bazen onların yükünü arttırır ve mananın kaybolmasına sebep olur. Oysa bir bakış, bir duruş, bir susuş bazen ciltler dolusu kitaptan daha çok şey anlatır.

Hikmet ehlinin şu sözü kulağımıza küpe olmalı: "Söz sükût içinde gizlidir, sükût sözden daha hayırlıdır." Çünkü kimi zaman insan, en iyi cevabı susarak verir. İnsanı insan yapan sadece konuştukları değil, konuşmadıklarıdır da. Bir hakikatin içimize nüfuz etmesi, bazen bir sözden değil, bir sessizlikten doğar.

Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurur: "Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa ya hayır söylesin ya da sussun." Demek ki söz, hayır üzere değilse sükût daha hayırlıdır. İnsan bazen kendini anlatmak için kelimelere sarılır, bazen de sessizliği seçerek derinliği yaşar. Sessizlik, anlamayanlar için boşluk; anlayanlar içinse hikmettir.

Hz. Ali'ye Radiyallahu Anh atfedilen şu sözü ne kadar manidardır: "Dil aklın terazisidir; akıl ağır gelirse dil hafif konuşur." Yani, susabilen insan güçlü insandır. Kendini anlatmak için kelimelere muhtaç olmamak, asıl hikmetin kendisidir.

Sessizlik, bazen bir mahzunluğun ifadesidir, bazen de huzurun. Kalp susunca insan daha iyi işitir; ruh sükûta bürününce hakikati daha derinden kavrar. Hayatın gürültüsü içinde, içimize dönüp sessizliğin sesini dinlemek belki de en büyük nimettir.

Büyükler ne güzel söyler: "İnsanın en hayırlı hâli, suskunluk ve tefekkürle geçen vaktidir." Ne çok konuşan ne de tamamen susan kazançlıdır. Asıl marifet, ne zaman konuşacağını ve ne zaman susacağını bilmektir. Sessizlik, içinde nice sırları barındırır. Bazen bir dostun yanında sadece susarak var olabilmek, en büyük desteği vermektir.
Hz. Ali (Kerremallahu Vechehû) şöyle buyurur:
“Susmak, hikmettir; fakat ne kadar az kimse bunu yapabilir.”
Bazen susmayı bilmek, en güzel cümleyi kurmaktan daha büyüktür. İnsan, kendini anlatmaya çalışırken kelimelerin esiri olur. Oysa sessizlik, mananın sadrında yankılanan en derin sestir. Ve belki de en güzel söz, hiç söylenmemiş olandır… Çünkü bazen bir sükût, bir âleme bedeldir.

Sözlerimizin kalplere dokunmasını istiyorsak, önce sessizliğin terbiye edici rahlesinden geçmemiz gerekir.

Susanların meclisinde buldum safâyı,
Gönül ehline giydirirler hırkayı.
Sözsüz sevdik bu sevdayı,
Bulduruna Elhamdulillah.