İnsanlık tarihi, Allah’ın elçisi Adem Aleyhisselam’la başlamıştır.
Şu anda bütün dünyada yaşayan insanların hepsi, peygamber çocuklarıdırlar. Genlerinde İslam vardır.
Bugün dünyanın her tarafında kâfirliğin her çeşidini tattıktan sonra İslam’da karar kılmalarının sebebi, özlerinde taşıdıkları İslam’ı bulduklarındandır.
Onun için her kâfirin içinde, Müslümanların davetine kucak açacak kâfir karanlıkları arasında bir nur ışığı vardır.
Yaratılmışların en değerlisi insan olduğuna göre insanları yaratacak olan Allah celle celalüh, insanlığın tarihini elçisiyle başlatmıştır.
Bütün peygamberler, Allah celle celalühün elçileridirler.
Bütün Müslümanlar da elçinin elçileridirler; İslam yolundan sapanları yola çağırmakla görevlidirler.
Kitap, yazarını temsil eder, elçi, göndereninin numunesidir.
Allah’ın elçisi Muhammed Aleyhisselam, Medine’nin yedinci yılında dünyanın en büyüğü kabul edilen Roma İmparatoru ile Fars İmparatoru’na elçiler gönderir.Bugünün insanının güçler arasındaki farkı ortaya koymak için baktıkları beş maddenin beşinde de zayıf olan Müslümanlar, bir tek yerde güçlü olduklarını biliyorlardı.
O da insanların mallarına, yeraltı ve yerüstü servetlerine bakmadıklarını,
Kendi ideolojilerine çağırmadıklarını,
“Allah üçtür” diyenlerle “Hiçtir” diyenlerin orta yolu olan, “Allah birdir” dediklerini,Yöneticiler, İslam’ı kabul ettikleri takdirde, yönetme becerileri nedeniyle yine yönetimde kalacaklarını,
Ama bu sefer kişilerin heva ve heveslerine göre değil, tabiatı ve tabiat kanunlarını yaratan Allah’ın suyunu içip, havasını soluyup, yarattığı meyve ve sebzelerden yedikten sonra kendileri gibi olanların alacağı kararlara göre değil Yaratan’ın kurallarına göre yöneteceklerini bildirir.
O günlerde batıda Hıristiyan Roma İmparatoru Heraklius’un hükmü geçerli iken, doğuda Farsların Kralı Husrev’in hükmü geçerli idi.
Yahudiler, o günlerde de sığındıkları şehir ve devletlerde yaptıkları ihanetler sebebiyle hep sürgün halinde idiler.
Siyer kitaplarında “Senetü’l-vüfud/Elçiler yılı” diye adlandırılan hicri 7, M 630’da yetmiş kadar Arap kabilelerinin heyetler göndererek Müslüman olduklarını bildirdikleri yıldır.
Aynı yıl, Sevgili Peygamberimiz, başta Roma ve Fars imparatorları olmak üzere bir çok devlete elçiler göndermiştir.
Sevgili Peygamberimizin mektuplarının hepsi devlet başkanlarına ve kabile beylerine olmuştur.
Bunlara giden bir mektup, bütün halka ulaşması daha çabuk olduğundan krallara, kisralara, papazlara, kabile başkanlarına gönderilmiştir.
Gönderilen her mektup bir sayfayı doldurmayacak kadar az ve özdür.
Kur’an-ı Kerim’in bildirdiği en kısa mesaj ise, Süleyman Aleyhisselam’ın, Hühüd kuşunun elçiliğinde, güneşe tapan Saba/Sebe kraliçesine gönderilen mesajdır:
“O (mektup) Süleyman’dan gelmiştir. Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla (başlamaktadır).
Bana karşı büyüklük taslamayın ve Müslüman olarak bana gelin (demektedir).” (Neml süresi, ayet 27/30-31).
(Devam edecek.)