Dünya, bir kişiye bol, iki kişiye dar gelirmiş.
Dünyada yalnız Netanyahu ile Biden kalsalar, dünyayı milimetrik olarak ikiye bölseler, ikisi de sınırda burun buruna gelir, biri öbür tarafı, öbürü de beri tarafı beğenir, kavgayı başlatırlarmış.
Eşi emekli olduktan sonra köyüne dönen, kocası ölen bir hanımefendiye, “Tek başına dağın tepesinde nasıl yaşarsın?” dediğimde “Yalnız değilim, akrabalarımızdan bir hanım, evimin bitişiğinde komşum ama küsüz, her gün birkaç saat birbirimize laf çakar, ondan sonra rahatlarız” diye cevap verdi.
Yedi berduş, Taksim Meydanı’na sığmaz, etrafı yangına verirmiş, yedi derviş bir postun üzerinde ibadetine devam edermiş.
İkisi de yanlış yapar.
Müslüman, namazıyla her gün camide cemaate katılarak sosyalleşir.
Zekât ve sadakasını vererek cimrilik damarını yumuşatır ve hırsını frenler.
Orucuyla yiyecek, içecek ve şehvetin esiri olmamaya dikkat eder.
İslam’ın bütün emirleri, evi, sokağı, çarşıyı, devleti ve milletler arası ilişkileri düzenlemeye yöneliktir.
Özetle cennete layık olmak için, bu dünyada yalansız ve haramsız bir hayat kurmaktır.
Müslüman ülkeler neden bunu başaramıyorlar?
Bu yazıyı okuyan sen, hesap yap bakayım, Üniversiteyi bitirmişsen 16 yıl bu Batı’nın kötü kopyası eğitimden geçtin.
Lise mezunu isen 12 yıl okudun.
Şimdi söyle, gerçek anlamda İslam dinini öğrenmek için kaç ay okul, sohbet, kurs veya seminerlere katıldın?
İstesen de İslam’ı orijinal haliyle okuyabileceğin bir tek eğitim kurumu yoktur.
Sözümün doğruluğunu görmek için, imam-hatip, Kur’an kursu, özel medreselerin ve ilahiyat fakültelerinin programlarına bakıvermen yeterli.
Rabbimiz buyurur:
“Ey iman edenler, size gereken kendinizi (ve toplumunuzu) düzeltmektir. Siz doğru yolda olduğunuz zaman sapıtanlar size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O, size yaptıklarınızı haber verecektir.” (Maide süresi ayet 5/105)
Ayette geçen, “Siz doğru yolda olduğunuz zaman” cümlenin aslı “Hidayet üzere olduğunuzda” deniyor.
Her gün namazımızda “İhdina” diyerek Rabbimizden istediğimiz hidayettir.
Onu elde edersek, canlar yanmaz, mallar güvende olur, kimse, kimseyi incitmez,.
Çünkü yaşam tarzımızı, yaratanımız yönetiyor.
Onun kitabını en iyi anlayan ve bize nasıl yapılacağını gösteren Sevgili Peygamberimiz örneğimiz oluyor.
25 yaşında iken Hazreti Hatice anamızla evlenen Sevgili Peygamberimiz, elli yaşına gelinceye kadar tek kadınla yaşamış, o vefat edince birçoğu yaşlı olan hanımlarla evlenmiş ve Sevgili Peygamberimizin ev hayatının örnek alınacak taraflarını onlardan öğreniyoruz.
Dokuz tane hanımla aynı anda evli olmasına rağmen bir tanesine bir tokat vurduğu bize nakledilmemiştir.
Kızdığı olmuş ama ayetler okuyan mübarek dilinden, hanımlarını incitecek söz çıkmamıştır.
“Bebek katili” dediğiniz terör başı, Türkiye’nin en seçkin siyasal bilgiler fakültesinde okumuş.
Hastanelerde yeni doğan bebekleri öldürerek devleti soymakla suçlanan çete elemanlarının hepsi bu Batı’nın kötü kopyası olan eğitimden geçmişler.
İlkokul mezunu olanlardan milyarlık soygun yapan yok.
Hırsızlık suçundan ceza almış elli bin adamın çaldığının toplamı, iki dilli, Batı dinli bir tek insanın bir kalemde çaldığına denk gelemez.
Eğriler, hiçbir zaman doğrulara zarar veremezler ama kim doğru kalabilmiş ki…
Çıkar yol:
İki melek geliyorlar ve Sevgili Peygamberimize ümmetinin durumunu bir örnekle anlatıyorlar:
“Ümmetin hali, çölün ortasında susuz ve yiyeceksiz kalmış, ne öne gidebilen ne de geri dönebilen yolcuların durumuna benzer.
Yanlarına güzel ve temiz elbiseli bir adam geliyor ve , “Sizi yemyeşil çayırların olduğu, sizleri suya kandıracak havuzların bulunduğu bir yere götürsem benimle gelir misiniz” diyor.
Çölde kaybolanlar, “Evet, geliriz” diyorlar.
Birlikte yürüyorlar ve oraya varıp sularından içiyorlar, yiyorlar, besleniyorlar.
O adam, “İleride buradan daha yeşillikli ve sulak yer (cennet) var, benimle gelir misiniz” diyor.
Bir kısmı “Evet, geliriz” diyorlar, bir kısmı ise, “Biz buradan memnunuz ve burada kalacağız” diyorlar.”
Ahmet, Müsned, İbni Abbas rivayeti hadis no: 2402, Hakim, Müstedrek, Semura bin Cündüb rivayetiyle, K. Tabiri rüya, hadis no: 8200, Taberani, Mucemi Kebir, Yusuf bin Mihran hadisi no: 12766)
O adamın Sevgili Peygamberimiz olduğunu söylüyor melekler.
Dünyanın en sapa yerinde, en fakir, açlıktan kanla gübreyi karıştırıp yiyen, birbirlerini soyarak yaşayan bir toplumdan kendisine uyanları almış ve onları medeniyyetin zirvesine erdirmiş.
Zalim Pers İmparatorluğu ile Roma İmparatorluğu’nu dize getirmiş.
İslam’a göre yaşayanlar, fethettikleri ülkelerin insanlarına adaletle davrandıklarından bu dünyada zalim diktatörlerin zulmünden onları kurtardıkları gibi, ölümün, hastalığın, kinin, stresin, anarşinin, terörün, fakirliğin, yaşlanmanın… olmadığı cennete hazır hale getirmiş.
Yeter ki ona uyalım.
Ona uyarsak, takva hayatı yaşarsak kimse bize zarar veremez.