Yaşlı adam benden helalleşme fetvası istiyor ve “Hocam, yaşım seksen. 60 yıl önce filan şehirden İstanbul’a geldim ve hiç memleketime gitmedim.
Anam, babam ve yakınlarım öldü. Üzerimde bazı kul hakları var. Ben onlardan ölenlerle ve kalanlarla nasıl helalleşeceğim?”
“Senden önce buna benzer bana bir soru sorulmuştu.
Elli yıl yurt dışında kalan, hiç ülkeye gelmeyen, yaban yerde zengin de olan bu zat, kabre yaklaştığını anlayınca ölmek üzere ülkeye gelir ve oğlunun evinde hasta yatağında yatarken oğluna, ‘Oğlum filan adamın çocuklarını çağır; benim onlara borcum var’ demiş ve oğluna çağırtmış.
Çocuklar gelince ellerine yirmi lira vermiş.
Çocuklar, ‘Baba, bu para elli yıl öncesinin yirmi lirası. Senin aldığın mal bir buçuk tonmuş. Sen o maldan bize bir buçuk ton alıver biz de geciktirmeni helal edelim’ demişler.
‘Mal aldım, ama benim borcum yirmi liraydı. Şimdi size fazla ödersem faiz olur’ demiş ve yirmi liradan fazla vermemiş” dedikten sonra, “Kimlerin senin üzerinde hakkı varsa, onlar sağ ise kendilerine, ölenlerin de varislerine bu günkü değerden vereceksin.
Filan yerdeki iş hanını, yalnız o haksız para ile almışsan, o hanı, o adamın varislerine teslim edeceksin, elli yıl sonra verdiğin için helallik dileyeceksin ve Allah’tan da af isteyeceksin.
Adam öldürmüşsen, diyetini yine varislerine vereceksin” deyince, “Adam öldürmek işi yok da bu günkü değerden vermek de zor. Biz bunu yüz yüze gelsek, ‘Hakkınızı helal edin’ desek olmaz mı?” diyor.
Çocuklar, sende hakları olduğunu bilmiyorlarsa senin bu helalleşmen sayılmaz. Senin o parayla han aldığını duymuşlar ve de buna rağmen haklarını helal ederlerse bana söz düşmez.
Edremit’in köyleri olan Avcılar, Güre, Altınoluk gibi yerlerde her sene köy muhtarının idaresinde hayır yemeği verilir.
Bu arada zeytin ağaçlarının çoğu yamaçlarda olduğundan zeytin toplama zamanında, elde olmadan komşu sınırındaki ağaçların zeytinleriyle karışmalar olur.
Onun için yemekten sonra yaşlılar başta olmak üzere sıraya dizilirler ve tokalaşarak birbirleriyle helalleşirler. Bu arada araya zeytin hırsızları da karışırlar ve onlar da helalleşerek kendilerini kandırma tarafına giderlermiş.
Zeytinci sorar: “Bu adamları bilmeden helal etsek ona helal olur mu?”
“Olmaz” diyorum.
Medine’de nazil olan ayetlerde, Yahudilerin peygamber öldürdüğünü haber verir.
Yahudilerin en son öldürdüğü Zekeriyya ve Yahya aleyhisselamlardır. İsa aleyhisselamı da Yahudiler kendilerinin öldürdüklerine inanırlar. Hıristiyanlar da öyle inanırlar ama İslam’a göre öldürmeye teşebbüs ettiler ama İsa aleyhisselama benzetilen birini öldürdüler. (Bakınız Nisa süresi, ayet 4/157)
Aradan geçmiş 750 sene.
750 sene önce işlenen cinayetten bugünkü Yahudiler neden sorumlu olsunlar?
O peygamberleri öldüren insanlara bugün ceza davası açılmaz ama aynı dedelerinin canavarlıklarını üzerlerinde taşımalarından dolayı hâlâ suç işlemeye devam ediyorlar ve o suçluluktan kurtulmalarının yolunu, hatta kendileriyle helalleşmenin yolunu gösterir Kur’an-i Kerim:
“Onlar her nerede olursa olsun, onlara zillet damgası vurulmuştur. Ancak Allah’ın ipine (Kur’ân’a) ve insanların ipine (güveni) sarılanlar müstesna. Onlar Allah’tan bir gazaba uğradılar da üzerlerine aşağılık damgası vuruldu. Bu, onların Allah’ın ayetlerini inkâr ve nebileri haksız yere öldürmeleri sebebiyledir. Ve yine bu, isyan etmeleri ve aşırı gitmeleri sebebiyledir.
Hepsi bir değildir. Ehli kitaptan dimdik ayakta duran bir topluluk vardır ki, onlar geceleri secdeye kapanarak Allah’ın ayetlerini okurlar. Allah’a ve âhiret gününe iman ederler, iyiliği emreder, kötülükten yasaklar ve hayırlarda birbiriyle yarışırlar. İşte onlar salihlerdendirler.” (Al-i Imran süresi, ayet 3/112-114)
O canavarlık halini bırakmaları için Medine Yahudilerinin Hahamı olan Abdullah bin Selam gibi hemen, İslam’a iman edecekler.
Allah’ın ayetlerini inkâr etmeyecekler. Haksız yere bir tek bile olsa cana kıymayacaklar.
Allah’a ve ahirete iman edecekler.
İyiliği emredecekler, kötülüğü engelleyecekler.
Hayırlı işlerde yarış yapacaklar.