Hani, “İslinin yanında oturanda is kokar, mislinin yanında oturanda mis kokar” diye atasözü haline gelen bu eğitici cümlemiz, aslında Sevgili Peygamberimiz’in bir hadisinin Türkçeye tercemesidir.
Bu atasözümüz, Sevgili Peygamberimiz’in şu hadisinden alınmıştır:
“İyi arkadaş, misk sahibi gibidir; kötü arkadaş da demircinin körüğü gibidir.
İkisiyle de arkadaş olduğunda sende bu ikisinden mutlaka bir şey bulunur.
Misk sahibinden ya güzel koku satın alırsın veya onun kokusundan sana siner.
Demirci körüğü ya seni veya elbiseni yakar veya pis koku sana siner” buyurmuş. (Buhari, Sahih, Kitab Buyu 38, Müslim, Sahih, K. Birr 146)
Onun için gezdiğiniz, tozduğunuz, yerler, mekânlar, o mekânlarda beraber olduğunuz insanlar, sizin üzerinizde bir koku bırakırlar.
Siz de onların üzerinde bir koku bırakırsınız.
İnsanların ve mekânların iyisine, güzeline, doğrusuna gidin, kalın, konuşun.
Kırk gün sözlerin, doğrusunu, güzelini, güven verenini, umut saçanını seçin söyleyin veya onların bu tür sözlerini dinleyin.
Bu dünyada rahat etmek, ahirette de rahat etmek isterseniz, günah üretim merkezleri ile onları işleten ve oranın müdavimlerinden uzak durmaya dikkat ediniz.
Hain, rezil, namert, aşağılık, soysuz, cimri, kıskanç, pinti diye tarif edilen insanlardan uzak durunuz.
Mutlaka bir araya gelmek durumunda iseniz, siz onlara güzel kokulu davranış ve sözler ediniz.
“Alçak” kelimesi bile, “Gönül” kelimesine yakın durduğunda “Alçak gönüllü” olur ve değeri yükseliveriyor.
Olamayan paranızın derdiyle dertlenmeyin.
“Zenginin parası züğürdün çenesini yorar”mış.
Üstüne üstlük bir de sorulmadan faize fetva vererek günaha girmek de var işin içinde.
Siyasilerin kayıkçı kavgasına da katıldığınız günden bugüne kadar neyi değiştirdiğinizi araştırmadan bırakıverin
Gönül kapılarını 24 saat dosta da düşmana da açık bırakın.
Gül aşkıyla ölen bülbülü, gül yaprağıyla kefenleyen, kabre koyduktan sonra Şeyh Sadi’nin “Gülistan” isimli kitabından bir beyitle okuyan medeniyetin insanlarından İzzet Molla (1786-1829):
“Berg-i gülle andelîb-i zâr-ı tekfin ettiler
Bir Gülistan beytini üstünde telkin ettiler”
İzzet Molla, kendi oğlu ile Gül’ün kızı olan Gonca’yı evlendirir ve oğlu, Gül’e damat olur.
“Azıcık aşımıza, kavgasız başımıza bir de kavak yelleri gibi, çalışma ve tevekkül estirebilirsek gönlümüz rahat olur.”
“Ben azıcık aşım, kavgasız başım” demeyeceğim, bağıracağım, kendimi yırtacağım” diyenlere, derim.
1970 yılından bu yana fakir aile çocuklarını solcu yapıp bağırtan zengin komünistlerle, çok yemekten geğiren zengin kapitalistlerin gürültü ve geğirtisi arasında on binlerce yiğit insanlar gök ekinken biçildiler ama, solcu zenginlerle kapitalist zenginler hâlâ iç huzuru bulamadan ölmeye ve sürünmeye devam ediyorlar.
Onlara da bir gül veya güllü kelime gönderiveriniz.
Rabbimiz, cennetliklerin halini anlatırken cennetliklerin gönüllerinden “kin”i söküp çıkardığını haber verir:
“Göğüslerinden kini çıkardık; ayaklarının altından ırmaklar akar. “Bizi buraya kavuşturan Allah’a hamdolsun. Eğer Allah bize hidayet vermeseydi, biz doğru yolu bulamazdık. Muhakkak Rabbimizin elçileri gerçeği getirmiştir” diyecekler. “Yaptığınız amellere karşılık işte mirasçısı kılındığınız cennet” diye nida olunur.” (A’raf Sûresi, ayet 7/43)
“Muhakkak mûttakiler, cennetlerde ve pınarlardadırlar.
Oraya güvenle selâmetle girin.
Göğüslerindeki kini çıkarıp attık ve kardeşler olarak karşılıklı koltuklar üzerindedirler.
“Onlara hiçbir zorluk dokunmaz. Onlar oradan çıkarılacak da değillerdir.” (Hıcr Sûresi, ayet 15/47-48)
Demek ki, bu dünyamızda cenneti yaşayabilmek için alçakgönüllü olmaya, gönlümüzde kin bitirecek tohumların düşmesine izin vermememiz gerekir.
Gönlüne kin girenin, içinden din dışarı çıkar.
Veya din çıkmadan kin oraya giremez.
Sevgili Peygamberimize:
“En faziletli insan kimdir?” diye sorulduğunda O, ‘Kalbi mahmum, dili doğru olandır’ diye cevap verdi. Orada olanlar, ‘Dili doğru olanı bildik, kalbi kahmum ne demek?” dediler.
Allah Rasülü, “Allah’tan sakınan, temiz kalpli, içinde günah olmayan, azgınlık, taşkınlık, zalimlik yapmayan, kin tutmayan, hainlik yapmayan, kara vicdanlı olmayan ve haset/kıskanç olmayandır” buyurdu. (İbni Mace, Sünen, K. Zühd, bab 24 Vera’)
Gönül verdiğimiz Rabbimizin kelamına kulak verelim:
“Rabbinizin mağfiretine ve sakınanlar için hazırlanan, genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşuşun.
Onlar, bollukta ve darlıkta (Allah için) harcayanlar, öfkelerini yutanlar ve insanları afvedenlerdir. Allah iyilik yapanları sever.” (Al-i İmran Sûresi, ayet 3/133-134)