b) Kendimize karşı tavrımız, günahımızı telafi edecek sevap işlemek;
“Gündüzün iki ucunda (öğle ve ikindi vaktinde), gecenin de ilk saatlerinde (akşam, yatsı ve sabah vakitlerinde) namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri (günahları) giderir. Bu, öğüt almak isteyenlere bir hatırlatmadır.”
(Hûd sûresi 11/114.)
Bu durum, günahtan tövbe ile hâsıl olur. Her günahın da tövbesi kendi cinsindendir. Namazların tövbesi, kılmadıklarını kılmakla, oruçların tövbesi tutmadıklarını tutmakla, zekâtların tövbesi vermediklerini vermekle, birisinin hakkı varsa iade etmekledir.
Gizli işlediğimiz günahlarımızın yanında gizli işlediğimiz sevaplarımızın da olması gerekir.
Sevapların küçük günahlara keffaret olmasının şartı büyük günahlardan sakınılması şartına bağlıdır.
Âyet-i kerîmede Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere sokarız.”
(Nisâ sûresi 4/31.)
Hadîs-i şerifte ise Hz. Peygamber (s.a.s.) aynı manada şöyle buyurmuştur:
“Büyük günahlardan sakınıldığı takdirde beş vakit namaz, iki cuma ve iki Ramazan, aralarındaki (küçük) günahlara keffârettir.”
(Müslim, Tahâret, 16; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II. 359.)
"İki umre, aralarında yapılan günahlara keffarettir."
(Ahmed İbn Hanbel, Müsned, II/461).
"Kabul edilmiş bir hac, o yılki hatalara keffarettir."
(Ahmed İbn Hanbel, Müsned, II. 348),
"Şehidden akan ilk damla kan, onun bütün günahları için keffarettir."
(Ahmed İbn Hanbel, Müsned, IV. 300),
"Allah, cumayı kılanın iki cuma arasındaki günahlarını örter."
(Ahmed İbn Hanbel, Müsned V. 181).
Bütün bunlar, büyük günahlardan kaçındıkları şartıyla küçük günahlara keffaret olmaktadır.
Büyük günahlardan kurtulmanın çaresi tövbe etmektir.