2. İsrafın çeşitleri
c) İmkân israfı
İmkânları gereksiz yerlerde harcamaktır. Kâmil mü’min ise böyle yapmaz. Ne israf eder ne de cimrilik eder. Belki ikisi ortası bir yol izlerler. Allah Teâlâ bu övdüğü mü’minlerin özelliklerinden bahsederken şöyle buyurmuştur:
“Onlar sarfettikleri zaman, israf da etmezler, cimrilik de etmezler, ikisi arasında dengeli bir yol tuttarlar.”
(Furkân sûresi 25/67.)
Helal bile olsa haddi yani helal sınırını aşınca israf olur. Bu ise haramdır. İşte bu konuda da Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Ey Âdemoğulları! Her mescide ziynetinizi alın (avret yerini örtün), yeyin, için israf etmeyin. Çünkü O (Allah), israf edenleri sevmez.”
(A’râf sûresi 7/31.)
Şu hadîs-i şerîflerde de bu durum çok güzel ifade edilmiştir:
“Kibirsiz ve israf etmeden yeyiniz, içiniz, giyiniz ve sadaka veriniz.”
(Nesâî, Zekât, 66.)
Bir defasında Hz. Peygamber (s.a.s.), Sa’d’e uğradı. Sa’d bu esnada abdest alıyordu. Rasûlullah (s.a.s.), (onun suyu aşırı kullandığını görünce);
“Bu israf nedir”? diye sordu. Sa’d de,
“Abdestte de israf olur mu?” dediğinde Hz. Peygamber (s.a.s) de
“Evet, hatta akmakta olan bir nehirde abdest alsan bile” şeklinde cevap verdi.
(İbn Mâce, Tahâret, 48.)
Bazı şeyler vardır ki zerresi bile israftır. Temeli haram olanları kullanmaktır. İçki içmek, haram olan bir şeyi yeyip içmek gibi. Ayrıca helal olan şeyleri haramda harcamak da bu tarifin içine girer. Bunlara Kur'ân-ı Kerîm tebzîr ismini vermiştir. Bu konuda Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“(Ey insanoğlu!) Akrabaya, yoksullara ve yolda kalmışlara hakları (olan zekât ve sadakaları)nı ver fakat (Allah’ın yasakladığı yerlere harcama yaparak veya kendini ve âileni başkalarına muhtaç bırakacak şekilde malını dağıtarak) büsbütün de saçıp savurma. Çünkü (servetlerini, zamanlarını, güç, imkân ve yeteneklerini böyle) boş yere saçıp savuranlar (bu tavırlarıyla) şeytanların (dostları ve) kardeşleri olmuşlardır. Şeytan da Rabbine karşı çok nankördür.”
(İsrâ sûresi 17/26-27.)
İslâm’da helâlinden kazanmak ve bu kazancı uygun şekilde ve gereği gibi kullanmak temel esas ve hedeftir.
İslâm’da, haram kazanç yerildiği gibi, helâl kazancın da gerekli ölçüler çerçevesinde kullanılmaması kınanmış hatta yasaklanmıştır.
Kazancın ya da sahip olunan değer ve nimetlerin gereği gibi kullanılmaması, israf kavramı ile ifade edilmektedir ki, İslâm’da, her çeşidiyle israf haram kılınmıştır.
Dinimiz ibadetlerde bile itidali emrediyor, aşırılığı yasaklıyor. Kazandığımız malı ve sahip olduğumuz imkânları kullanırken de her türlü israf ve aşırılıktan uzak durmamız gerekiyor. Çünkü eriştiğimiz nimet ve imkânlar Allah’ın bizlere lütfettiği emanetlerdir. Bunları, Allah’ın rızasını kazanmaya ve topluluğun mutluluğuna vesile olacak şekilde harcamaya mecburuz.
İçki, kumar, fuhuş gibi ferdi ve sosyal zararları olan yerlerde malı harcamak israftır, haramdır. Buna Kur'ân-ı Kerîm tebzîr ismini vermiştir. İsraf, helal olan şeyler konulan sınırı aşınca caizlikten çıkar, mekruh veya harama girer. Fakat haram olanların ise zerresi bile israfa girer. Çünkü burada sınır haram oluşudur.
Haramın zerresi de haramdır. Ama helalin sınırı aşınca helallikten çıkar. Dinimizin yasakladığı şeylerle lüks sayılan maddelerin tüketimi israf olduğu gibi helal olan maddelerin ihtiyaçtan fazla tüketimi de israftır. Toplumumuzda israf hemen her türüyle yer almaktadır.
“Kendine lüzumlu olmayan şeyleri satın alırsan, çok geçmeden muhtaç olduğun lüzumlu şeyleri satarsın.”
Benjamin Franklin