1. İyi adam olmayı dert edinmek
2. İyi adamları tanımak ve tanışmak
3. İyi adam olmak isteyenlerle beraber iyi olmaya gayret etmek
4. İyi adam olmak için ciddi olmak, gayret etmek, gücü sonuna kadar harcamak, güzel metot takip ederek sabr u sebat etmek
İyi adam kime denir?
İyi adam; işinin ehli, doğru, dürüst, ahlaklı, faydalı olan kimsedir.
İslam’a göre iyi adam, niyeti hâlis, bilgisi doğru, itikadı sahîh, ameli sâlih, yolu müstakîm, ahlâkı fâdıl olan adamdır.
Allah Teâlâ’nın övdüğü ricâl diye sunduğu adamlar şu kimselerdir:
رِجَالٌ لَّا تُلْهِيهِمْ تِجَارَةٌ وَلَا بَيْعٌ عَن ذِكْرِ اللهِ وَإِقَامِ الصَّلَاةِ وَإِيتَاء الزَّكَاةِ يَخَافُونَ يَوْماً تَتَقَلَّبُ فِيهِ الْقُلُوبُ وَالْأَبْصَارُ.
“O ricâl/adamlar, hiçbir ticaretin ve alışverişin Allah’ı zikretmekten; namazdan, zekâtı vermekten alıkoymadığı kimselerdir. Onlar, kalplerin ve gözlerin (dehşetten) döneceği bir günden korkarlar.”
(Nûr sûresi, 24/37).
Demek ki gerçek iyi adam, içi Hak ile dışı halk ile olan adamdır.
Gerçek iyi adam, dünyası, âhiretine; maddesi, manasına; cismi, ruhuna; halk ile uğraşması, Hak ile uğraşmasına engel olmayan, tercihini doğru yapan; Allah’ın tercihini tercih eden, kalbinde daima Allah’ın zikri bulunan, ticareti ve alışverişi zikirden sayılan namaza ve zekâta engel olmayan, âhireti dünyaya tercih eden, derdi hep Allah’ın rızası olan, âhirette cehennemden kurtulup cennete girmek olan adamdır. Emrolunduğu gibi istikameti takip eden; daima kendisinden hayır umulan ve şerrinden emin olunan adamdır.
1. İyi adam olmayı dert edinmek
Niyaz-i Mısrî (k.s.) ne güzel demiş:
“Derdime derman arar iken, derdim bana derman imiş.”
Birinci derman, dert edinmektir. İşte bundan dolayı, “bir derdim var, bin dermana değişmem” diyen de güzel demiştir.
Derdi olan, derman arar. Arayan bulur. Her arayan bulmamış ama bulanlar arayanlardır. Bulanlar, üsûl ile arayanlar, nefislerine muhalefet eden ve Allah’ın lütfuna erenlerdir.
2. İyi adamları tanımak, tanışmak ve istifade etmeye çalışmak
İyilik iyilerde, kötülük kötülerde bulunur. İslam’a göre, gerçek iyiler peygamberler ve peygamberleri izleyen, sıddıklar, şehidler ve sâlihlerdir.
Herkesin fıtratı ayrı ayrıdır. Kendi fıtratına uygun iyi adamı buldu ancak nefsine muhalefet etmiyor yani doktorun doğru tespitine uymayan hasta gibi perhize uymuyor veya buldu ancak fıtratına uygun olanı bulamamış veya bulsa bile mutmain olamamışa, kitaplardaki zatlardan onların örnekliklerini okuyarak istifade etmelidir.
3. İyi adam olmak isteyenlerle beraber iyi olmaya gayret etmek
Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.), sahabeden biat alırken birbirlerine nasihat etme şartıyla biat alırdı. Birbirlerine sahip çıkmayı, birbirlerinin derdini kendi dertleri bilmeyi salık veriyordu.
Cerîr b. Abdullah (r.a.) şöyle demiştir:
بَايَعْتُ رَسُولَ اللهِ عَلَى الصَّلَاةِ وَالزَّكَاةِ وَالنُّصْحِ لِكُلِّ مُسْلِمٍ.
“Rasûlullah’a (s.a.s.) namazı tam olarak kılmak, zekâtı hakkıyla vermek ve her müslümana nasihat etmek üzere biat ettim.”
(Buhârî, Îmân, 42, Mevâkît, 3, Zekât, 2; Müslim, Îmân, 97-98; Nesâî, Bey’at, 6-17.)
Kötü çevreye alternatif iyi çevreyi oluşturup birbirlerinin ikazını kabullenmek, İslam’ın koyduğu icmaca haram-helal olan esaslara muhalif olmayan belli başlı prensiplere dikkat etmek gerekir.
4. İyi adam olmak için ciddi olmak, gayret etmek, gücü sonuna kadar harcamak, güzel metot takip ederek sabr u sebat etmek
Dert edinen ciddi olur, ciddi olan gayret eder. İlâhî lütfa ermek için gücü sonuna kadar harcamak gerekir. Çünkü insanın bittiği yerde ilâhî lütuf başlar. Planlı programlı ve metotlu çalışmak, sabır ve sebat etmek gerekir.
Sabır, nefsi hoşlanmadığı şeye hapsetmektir.
İbn Kayyım el-Cevzîyye (rh.a.),
“sabır, kadere kızmaktan kalbi tutmak, dili şekvadan tutmak, beden organlarını da Allah’a isyandan tutmaktır” der.
(el-Vâbilü’l-sayyıb mine’l-kelimi’t-tayyib. s. 5. Dârul’l-kütübi’l-ilmiyye, Beyrut, 1982. )
İmam Şâfiî (rh.a.) divanında şöyle demiştir:
“İlme ancak şu altı şeyle ulaşabilirsin: Zekâ, azim, ictihad/tâkati sonuna kadar harcayarak çalışmak, maddî imkân, üstadla beraberlik ve uzun zaman.”
İyi Adamın Özellikleri
İyi adam; hedefi üstün, niyeti hâlis, ilmi sahîh, ameli sâlih; kalb-i selîm, zevk-i selîm ve akl-ı selîm sahibi; yolu müstakîm; mutlak lideri ma’sûm; çevresi, iyi olma azminde olan kimselerin bulunduğu kimsedir.
İyilerin hedefi, dünyayı ve âhireti bize hizmetçi kılan, kalpleri ve bedenleri terbiye için ilâhî programlarla peygamber gönderen Allah Teâlâ ve Allah’ın rızasıdır.
İyilerin niyeti, kalpte ihlâsa zıt olan düşüncelerin ve dünya sevgisi gibi başka gayelerin olmaması ve kalpte sırf Allah Teâlâ’nın rızasının bulunmasıdır.
Kalpteki ihlâs düşüncesi de yaptığını sırf Allah Teâlâ emrettiği için yapmak, terk ettiğini de sırf Allah Teâlâ yasakladığı için terk etmek düşüncesinin olmasıdır.
İyilerin ilminin sahîh olması, itikâdî konuların usulünü/usûliddîni ve amelî konuları anlamanın usulünü/usûl-i fıkhı iyi kavraması, her lâzım olan ilimle ilgili helalleri ve haramları, ideal olan Kitap ve Sünnet’ten delilleriyle bilmesi, kabul ettiğini delil ile kabul etmesi, reddeddiğini de delil ile reddetmesi, lehinde ve aleyhinde olanı doğru kaynaktan, doğruca ve doyurucu bilmesidir.
İyilerin amellerinin sâlih olması, kalbinde, yaptığını Allah için yapmak, terk ettiğini Allah için terk etmek manasına olan ihlâs bulunması, amelinde Hz. Peygamber (s.a.s.)’i izleyip örnek almak manasına sünnet bulunması ve imana uygun amel etmeleridir.
Sâlih, uygun olan yani imana uygun olan amel demektir. İman neye farz diyorsa onu farz kabul edip yerine getirmek, neye haram diyorsa o haramı terk etmek demektir. Nefse uygun olan değil Allah’ın rızasına uygun olan, Kur’ân-ı Kerîm ve Hadîs-i Şerîfler doğrultusunda olan amel demektir.
İyilerin, kalb-i selîm, zevk-i selîm ve akl-ı selîm sahibi olmaları:
Kalb-i selîm, Allah Teâlâ’nın rızasına aykırı anlayışlardan, günah kirlerinden, çirkin ahlâktan; riya, ucub, kin, haset, kibir, tehevvür, öfke ve cimrilik gibi manevî hastalıklardan temiz olan kalptir.
Zevk-i selîm, nefisleri mutmainneye ulaşmış, beşduyunun yaptıklarında güzel sanat eseri görülen kimse olmalarıdır.
Akl-ı selîm, bilgileri doğru ve isabetli olduğu için sâlim düşünmeleridir.
İyilerin yollarının müstakîm olması, ifrat ve tefritten uzak, ilim ve irfanın gerektirdiği ve en büyük müstakim olan peygamberlerin ve peygamber vârislerinin yollarını izlemeleridir.
İyilerin mutlak lideri, masum peygamberler; mukayyed lideri ise mutlak lider olan peygamberleri izledikleri müddetçe lider sayılan sıddıklar, şehidler ve sâlihlerdir.
İyilerin çevresini, iyi olma azminde olan kimseler oluşturur.
“Tatlı dilli olanların dostları hergün biraz daha artar.”
Hz. Ali (r.a.)
“Tatlı suyun başı kalabalık olur.”
Mevlana